18 Temmuz 2013 Perşembe

Göğüs Duvarı Şekil Bozuklukları ve Tedavileri

Kunduracı göğsü ve güvercin göğsü olarak adlandırılan göğüsteki şekil bozuklukları için uygulanan bir yöntem, sorundan müzdarip kişiler için büyük bir konfor sağlıyor.
1987 yılında Dr. Donald Nuss adlı bir çocuk cerrahı, çocuk göğüs kafesinin yumuşak olduğu ve kolaylıkla esneyebildiği prensibine dayanarak, göğüs kafesindeki şekil bozukluklarını düzeltmek  için yeni bir yöntem önerir. Tıp literatüründe “pektus deformitesi” olarak bilinen, göğüs duvarındaki deformasyonlar için ortaya atılan bu yöntem, Dr. Nuss tarafından 1997’de 40 vakalık bir çalışmayla yayımlanır. Yöntem ilk olarak pektus deformitesinin bir formu olan kunduracı göğsü (göğüs duvarının içeri doğru çökük olduğu şekil bozukluğu) ameliyatları için kullanılarak başarılı sonuçlar elde edilir.
Arjantinli göğüs cerrahı Horacio Abramson ise, 2000’li yılların başında Nuss tekniğinden esinlenerek pektus deformitesinin diğer formu olan pektus Karinatum yani güvercin göğsünde benzer bir yöntem geliştirir.
Gelişmeleri Türkiye’den de titizlikle takip eden bir isim vardır ve yeni yöntemden etkilenerek çalışmalarına başlar. Ciddi bir hazırlık sürecinin ardından 2005 yılında Türkiye’de ilk ameliyatını  gerçekleştirir. Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs  Cerrahisi Anabilim Dalı’ndan Prof. Dr. Mustafa Yüksel, o günden bugüne 220 hastayı aynı yöntemle başarıyla ameliyat eder.
Nasıl bir yöntem?

Nuss operasyonu
Prof. Dr. Mustafa Yüksel, eski yöntemde 4-6 saat kadar süren ameliyatların artık, 20 dakikada bittiğini ve yeni yöntemin hastaya büyük bir konfor sağladığını söylüyor: “Kullandığımız minimal invaziv bir yöntem, yani kapalı ameliyat… Hastanın göğüs kafesinin sağ ve sol tarafından iki delik açılıyor(Şekil 1). Daha önce ölçüsü alınıp uygun forma getirilmiş çelik bir bar, kameralarla ekrandan takip edilerek, kalbin arkasından içeriye yerleştiriliyor. Çelik bar yerine, alerji yapmayan titanyumdan yapılan barlar da var fakat Türkiye’de henüz yok. Kunduracı göğsü için yaptığımız ameliyatlarda bu çelik bar içeriye, şişkin olan tarafı hastaya doğru olacak biçimde takılıyor. Bar yerine oturduğu zaman olduğu yerde ters çevrilerek çökük olan göğüs duvarının öne çıkması sağlanıyor. 20 dakikalık ameliyat sonrası hasta 5 gün hastanede kalarak taburcu ediliyor. Ameliyat için 10-16 yaş aralığı daha uygun. Bunun nedeni ise  göğüs kafesinin bu yaşlarda kolay forma girmesi. Ancak 36 yaşında bir hastayı da ameliyat ettik.”
Ameliyattan Sonra Neler Oluyor?
Prof. Dr. Yüksel, hastanın ameliyattan sonra günlük aktivitelerine kaldığı yerden devam ettiğini söylüyor. Ancak ameliyat sonrası ilk üç-dört ay spor önermediklerine de dikkat çeken Prof. Dr. Yüksel, “Boks, uzak doğu dövüş sporları gibi aktiviteler hariç pek çok spor için herhangi bir engel yok.
 Yapılan bir hata var; ameliyatsız kasları geliştirip göğüsteki çökmeyi düzeltmesi için halter yapmak doğru değil. Bu, çukuru daha da derinleştiriyor; çünkü bir süre sonra göğüs kasları gelişip öne çıktığında, çökük olan kısım daha da çukur görünmeye başlıyor. Şunu da belirtmeliyim; kunduracı göğsünde, göğüs kafesi hacmi azaldığı için egzersiz kısıtlaması oluşabilir. Bazı kişilerde kalbin yer değiştirmesine bağlı olarak kalp kapakçıklarında kaçaklar oluşabilir. Bunlar güvercin göğsünde görülmüyor” diyor.
Ameliyat öncesi ve sonrası kunduracı göğsü
Ameliyat öncesi ve sonrasında güvercin göğsü
Ameliyatta hastaya takılan çelik bar düzeltme görevini tamamlayıp, göğüs duvarını yeni formuna getirdikten sonra çıkarılıyor. Çelik bar, hastanın göğsünde sadece 3-4 yıl süreyle kalıyor ve ardından bir daha takılmamak üzere, çok basit bir operasyonla çıkarılıyor.
Unutmadan, merak edenler için; güvercin göğsü ve kunduracı göğsünün isimlerinin nereden geldiğini de söyleyelim: Güvercin göğsü ismi, güvercinlerin göğüslerinin  dışarıya doğru çıkık olmasından geliyor.
Kunduracı göğsü ise, kunduracıların genellikle ayakkabıları göğüslerine koyarak tamir etmeleri nedeniyle oluşabileceği düşünülen  çökmeden ileri geliyor. Son bir bilgi; bahsedilen çelik bar yöntemi geri ödeme kapsamında, tamamen SGK tarafından karşılanıyor ve Türkiye’de pek çok hastanede uygulanıyor.
Neden Görülüyor?
Türkiye’de göğüs kafesinde bu tip sorunları olan 200-250 bin civarı kişinin olduğu tahmin ediliyor. Kunduracı göğsü 3/1 oranında erkekte daha fazlayken; güvercin göğsü ise 6/1 oranında yine erkekte daha sık görülüyor. Kişi, psikolojik etkisi nedeniyle sorununu paylaşmaktan kaçınıyor. Denize giremiyor, vücuduna yapışan tişört giyemiyor ve doktora gitmekten çekiniyor. Hatta böyle bir sorunu olduğunun farkında olmayan da pek çok hasta var. Fiziksel açıdan yaşamlarını etkilemediği için doktora da gitmiyorlar. Fakat yaş ilerledikçe şekil bozukluğu daha da belirgin hale geliyor.
Prof. Dr. Yüksel sorunun nedenleri hakkında ise şu bilgileri veriyor: “Tam nedenini henüz bilmiyoruz. Aslında ailesel bir bağlantı var. Genellikle bizim hastalarımızın yüzde 20’sinin akrabalarında aynı sorun var. Bazı hipotezlere göre ise, hamilelikte kirli havaya maruziyet ya da ışın maruziyeti gibi nedenlerle de oluşabiliyor.”
BU HATAYA DÜŞMEYİN!
Kunduracı göğsünün görülme sıklığı 300 doğumda 1’dir.
Güvercin göğsünün görülme sıklığı, 1000 doğumda 1’dir.
Prof. Dr. Mustafa Yüksel
Göğüs Cerrahisi Uzmanı

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder